Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

9 Ocak 2011 Pazar

İlk Hafta

Sigara bırakma girişimlerimdeki, ilk haftam bitti.Bu evreleri anlatarak, hala sigara içen, onlarca arkadaşımı belki bırakmaya özendiririm dedim. Açıklamalarım tamamen içten ve tamamen kendimi dahi kandırmaya yönelik olduğunu baştan belirteyim :)
Tabi ki en başta kendimi kandırmaya yönelik... Daha önce max. 6 ay olmak üzere, sigarayı defalarca bırakmış biri olarak, sigaranın nasıl bırakılacağı, ve nasıl tekrar başlanabileceği konusunda doktora tezimi verdiğimi düşünüyorum. En başta şunu belirteyim ki, sigaradan nefret etmek, sigaradan tiksinmek, bi daha hiç görmek dahi istememek bilinçli ve karar verilerek yapılan şeyler değil. O yüzden bu beklentilerinizi şimdiden yok edin. Sigarayı gerçekten bırakacaksanız, şimdiden öyle düşünüyorum ki daimi bir savaş gerekecek. Ama bu savaş içindeki direnciniz ve güç kullanımınızın git gide düşeceğini yeğliyorum :)

"Bu gece son!..." yazımdan sonra, 2 Ocak 2011 Pazar gecesi, gerçekten 23,55 ' te son sigaramı içtim ve söndürdüm. O andan itibaren de, ağzıma sigara sürmedim. Pazartesi sabahı gayet güzeldi... Enerjik, mutlu v.s. İtiraf etmeliyim ki, öğleden sonra biraz zorladı. Her şeye tepki verir hale geliyosunuz. Ama bu durumları atlatmak için en güzel yol, eğer kafa yormanız gereken bir işiniz varsa, tamamen ona odaklanıp, sigarayı unutmak... Ya da çay kahve araları verip, arkadaşlarınızı yanınıza alıp, gerekirse sigara üzerine dahi gırgır şamata yapıp kafanızı dağıtmak. (Ben ilk iki gün, her iki methodu da kullandım.)

Üçüncü günden sonra, çok daha rahattım. Özellikle 3. günün akşamı yaptığımız halı saha maçında, nefesimi daha iyi kontrol edebildiğimi görmek, büyük bir motivasyon kaynağı oldu. Bilimsel olarak mümkün mü bilmiyorum, 3 gün sigara içmediğimde nefesimin açılması. Ama uygulama da kesinlikle hissedilir bir fark vardı. Halı saha maçından sonra, arkadaşlarımla yediğim yemeğin ardına, restoranın kapısının önünde onların sigara içmesi, elbette ki direncimi kırdı. Ama savaşı bırakmadım tabi ki, yine başka şeylerle ilgilenerek kafamdan attım onu.

Dördüncü gün, facebook profilimi takip edenlerin de bildiği gibi bir Samsun seyahatim oldu. Hava alanında "bekleme" dakikalarında elbette ki yine aklıma geldi. Ama bunun tamamen psikolojik olduğunu artık biliyordum. Gündelik hayatınızda, düşünmeden, reflekslerle yaptığınız bazı hareketler, tepkiler vardır ya... Bu da öyle bişey. "Bekliyorsanız, sigara içmelisinizdir." 15 yaşlarımdan beri bu hep böyleydi. Arkadaş, sıra, otobüs, minibüs, konser girişi, sinema arası, sevgili randevusu... "Beklemek" eylemini her gerçekleştirdiğim anda aklıma ilk gelen hep sigara oldu. İtiraf ediyorum, sevgililerimden de önce... :))) Ama bu, yani akla sigara gelmesi, tamamen bir alışkanlıktan ibaret. 3 gün yapmadığınızda, birisi gözünüze sokmadığı sürece unutulabiliyor.Samsun seyahatinin akşamında, bir rakı masasındaydık. İşte en büyük sınavım buydu. :)) Alkol ve sigara ikilemi. Sigarasız bira içilir mi ? Ya rakı ? Türk kahvesi ? Cevap veriyorum arkadaşlar; içiliyor! Hem de, buna hazırsanız, iyi motive olmuşsanız, eskisinden daha lezzetli olduğundan emin olun. Alkolün çakır keyf halini atlattıktan sonra, o ağzınızdaki çamur tadının olmaması, o kadar güzel bişeymiş ki, sanırım ilk defa tadıyorum bunu :) Bu tatlar bana gerçekten motivasyon kaynağı oldu...

Beşinci gün, artık büyük sınavımı da atlatmış olmanın verdiği gurur ve motivasyonla çok daha güçlü hissediyordum. İş yoğunluğu da eklenince üstüne, hakikaten sigara aklıma bile gelmedi. Bu günün akşamı önce bir arkadaş toplantısında, sonra da Asmalı Mescit 'deydim. Artık biramı da içebiliyor, etrafıma fetva bile veriyordum sigara konusunda :) O akşam ilk defa tanıştığım insanlar, bu konuda sıkıcı olduğumu da düşünüyorlardır muhtemelen :) Ama biraz bencil olmak gerekiyor. Bu iş savaşı kazanmak için, motivasyon şart. Motivasyon güç katıyor...

Bu gücü kazanmama sebep olan en büyük etkende, yine karakteristik özelliklerimden biri olan "hırs" oldu. Birinci günün akşamı, kafamdan geçen tüm planlarda önce sigara düşünüp, ardından "ben sigarayı bırakmıştım" demem, beni gerçek bi bağımlı olduğuma inandırdı. Ve kontrolü bu kadar kaybetmiş olmak özgüvenimi bi hayli düşürdü. Hayatımın tam merkezindeydi sigara, ve ben bir çok kararı ona göre alıyordum. En azından kendimi böyle olduğuna inandırmıştım. Ve hiç sigara içmemekten önce, bu bağımlılıktan kurtulmayı koydum odağıma. Şu bi gerçek ki sigara, vereceğim kararlarda bir daha beni yönlendiremeyecek...

Altıncı gün, yakın arkadaşlarımla toplandığımda, birlikte en çok sigara içtiğim arkadaşımın hala devam ettiğini gördüm. Bana eşlik edeceğini söylemişti, ama bunu söylerken ikimizde inanmamıştık zaten. Onun hala içiyor olmasını kıskanmadım diyemeyeceğim. Hala içebiliyor, bir an kendimi hastalıklı gibi hissettim. Yani mecburiyetten ve acizlikten sigara içemiyormuşum gibi bir his kapladı içimi. (Mecbuiyet, zorunluluk benim en büyük demoralize kaynağımdır.) Tam böyle düşündüğüm anda, bunu kendi irademle ve isteyerek yaptığımı, sigara içmenin şuan daha büyük bir hastalık olduğunu düşüncesine kendimi inandırarak, " o anda " da mutlu olmayı başardım...

Bu altı günlük süreçte gördüğünüz gibi, hiçte kolaylıkla yapılmıyor bu iş. Neredeyse her an aklınızda. Okul mezuniyetlerinizde ağladığınızı düşünürseniz, 13 senelik bir alışkanlıktan vazgeçmek, ve bu alışkanlığın sizin sinir ve stresinizi aldığına kendinizi inandırdıysanız... Hakikaten kolay değil. Ama sadece karar verip, hedef koyup, kendinizi kandırmamanız, kendinize karşı dürüst ve gerçekçi olmanız bırakmanız için gerçekten yeterli.

Umarım ben ve tüm bırakanlar için daimi bir karar olur...
Sigarasız günler...

Önemli Not : Bu hafta, benden haberli ve habersiz, toplamda 7 kişinin sigarayı bıraktığını öğrendim. Şuan herkes benimle aynı seviyede gidiyor. Umarım hepimiz bırakırız, ve umarım sizlerde bırakabilirsiniz...


Serkan ÜRGÜN

2 Ocak 2011 Pazar

Bu Gece Son!...

Evet...Bu gece son olacak.
Son kez yanacak o ateş, son kez kokacak Zippo' nun gazı,
Ve son kez duyacağım o çıtırtıyı...
Son kez tadacağım o ilk nefesteki yadsınamaz tadı,
Ve son kez alacağım yemekten hemen sonraki vazgeçilmez hazzı.
Son kez duyacağım son nefesteki o hasreti,
Ve duman son kez çıkacak sıcak sıcak burnumdan...
Son kez sökeceğim, yeni standartlarla bozdukları paketin jelatinini,
Ve son kez buruşturmadan çöpe atacağım "box" paketimi...
Son kez çöpe atıp, yenisini almayacağım bu gece...
Bu gece son olacak...
Bu yıl başka olacak...

Ve şimdi, kahkahalar başlasın... (mola)

13 senelik sevgilinizden ayrıldınız mı siz hiç ? Hem de severken... Sevginiz bitmeden... Saygınızı yitirdiğinizi, birbirinize zarar verdiğinizi düşündüğünüz için, sevginizi kalbinize gömerek onu terk ettiniz mi ? Ya da bunu yapmayı düşündünüz mü ? Böyle oluyor işte o vazgeçişler...

Evet, bir ay  kadar önce alındı bu karar. Karşılıklı anlaştık... Ağlamalar sızlamalar, "bi kez daha denesek mi" ler,  formalite işlemler derken tam bir ay geçti ve son güne gelindi... 3 Ocak 2011 'in ilk dakikalarından itibaren, evlerimizi, yaşam alanlarımızı ayırarak birbirimize veda kararı aldık. Hayatımda zaman zaman olmuştur böyle vazgeçişler, böyle keskin virajlar aslında. Kiminde iradeli olup istikrar sağladım, kiminde yenik düştüm nefsimle birlikte, içten gelen o şeytani duygulara... Öyle dalga geçercesine bakmayın, küçümsemeyin, ben onu hala seviyorum ama, bazı sevgiler zarar verebiliyor insana. Bu zararlı sevgi, fiziksel olarak bir şeyler eksiltmeden, benim onu önce aklımdan, sonra zamanla kalbimden sökmem gerektiğini anladım. Nasıl ?! Geç mi oldu diyorsunuz ? Olsun... Geç olsun da, güç olmasın yeter...

Karar budur arkadaşlar. Bu zamana kadar, yanımızda olan, bizi yalnız bırakmayan herkese, yaptıkları destekten dolayı teşekkür ediyorum.  Bundan sonra "benim en iyi dostum içkim, sigaram" demeyeceğim. Dolayısıyla bundan sonra desteklerini daha fazla bekliyorum dostlarımın...

İçinizden bilenler bilir ki, bu karar birkaç kez daha alınmıştı bugüne kadar. Aşk bu arkadaşlar, istikrarlı olamadık...Ayıplamayın beni...Ama dileğim, dualarım; bir kez daha aynı sonun yaşanmaması üzerine... Bir kez daha o nefse yenilmemek üzerine... 2011 'in bu konuda da farklı bir yıl olması üzerine...

3 Ocak' ın ilk dakikalarında görüşmek üzere arkadaşlar. Belki bir süre daha sinirli, daha stresli, daha kırıcı ama... Daha dumansız günlere diyorum...  Bu ayrılık senfonisine katılmak isteyen, yanımda olmak isteyen, partnerinden korkup bunu açıklayamayan ve destek olacak bir omuz bekleyen varsa... Ben burada olacağım...

Sevgilerimle,
Serkan ÜRGÜN